Köşe Yazısı

TÜRKİYE YÜZYILINDA ZAMLARLA DEVAM

Seçim sloganı neydi? “Türkiye Yüzyılı için doğru zaman doğru adam” ve “Doğru adımlarla yola devam.” yüzde elli iki en doğrusunu seçti. Doğru zamanda doğru adamı seçti. Doğru adam da doğru..

TÜRKİYE YÜZYILINDA ZAMLARLA DEVAM

Seçim sloganı neydi? “Türkiye Yüzyılı için doğru zaman doğru adam” ve “Doğru adımlarla yola devam.” yüzde elli iki en doğrusunu seçti. Doğru zamanda doğru adamı seçti. Doğru adam da doğru adımlarla cebimizde, elimizde, avucumuzda ne varsa el koyarak yoluna devam ediyor…

Her seçim öncesi göz boyama ve pembe yalanlarla seçmeni ikna etmek siyaseten hep var olmuştur. Fakat, hazineyi bütçeyi velhasıl ekonomiyi bu denli zora sokacak şekilde, hiçbir iktidar döneminde hoyratça yapıldığı görülmemiştir. İktidar seçimin kaybedeceğini anlayınca kollar sıvandı ve kazanmak için her yol mübahtır denildi. Cumhur İttifakı olarak hazırlanan EYT ye hak kazananlar için; “Muazzam bir dokunuş, müjdeli bir düzenleme” yaptıklarının haberini vermekle işe başlandı.

Ekonomi bu kadar kötüyken, maliyetlerin ne derece bütçeyi sarsacağını bildikleri halde seçim kaybetmemek, iktidarda kalmak uğruna yılbaşında iş veren düşünülmeden Yüzde 54 zamla asgari ücret zirveye taşındı. Emeklide de artışlar ardı adına geldi. 194,4 milyar lira ile bütçeye yük olacak EYT maliyeti geldi. Saymakla bitiremeyeceğimiz kalemler ve rakamlar seçim kaybetmemek uğruna vatandaşa sunuldu. Tabii verilenler artırılan vergilerle, yükselen dövizle, artan enflasyon eridi gitti. Kaşıkla verilenler kepçeyle geri alındı.

Elbette hayır hasenat işleri de oldu. Seçim bitene kadar doğalgaz 1 ay bedava oldu. Yazın sıcağında gariban işçim ve emeklim iliklerine kadar ısındı. Hatta bazı seçmenler Gabar Sahası’ndaki 1 milyar varil olarak keşfedilen, Çaycuma’da 652 milyar metreküp olarak bulunan doğalgazdan kullandıklarını zannetti.

Türkiye yüzyılında doğru zamanda doğru adam kazandı. Bu kadar zammın bu kadar savurganlığın elbette bir bedeli olacaktı. Bunun en basit yöntemi de halkın parasına el koymaktan deyim yerindeyse üç kuruş kazancına “çökmek” den geçiyordu. Çünkü; memlekette satılacak bir şey kalmamıştı. Tek çözüm millete kaşıkla verdiklerini kepçeyle almaktan geçiyordu. Seçim süreci bitmiş ve bunun zamanı gelmişti.

Muhteşem yüzyıl, muhteşem vergi zammı, enflasyon, döviz ve yakıt artışlarıyla başlamıştı. Yakıt fiyatları uçunca tabii halk isyanda. Sen misin isyan eden? Ekstra ÖTV zammı peşine yapıştırıldı. Dur bakalım! KDV’yi de artırdılar. Bitmedi, araçları olanlar 1 yıllık vergi bedelini tekrar ödeyecek denildi.

Ve birebir yaşadım. Aracımı temmuz ortasında temmuz vergisini ödeyerek sattım. Bana dur bakalım nereye dediler? Daha bunun ağustos ve kasım vergileri var. Ben temmuzda arabamı satıyorum arabam benden başka birisine geçiyor ve ben o arabanın Ekstra olarak gelen Ağustos ve Kasım vergilerini Temmuz’da sattığım halde neden ödemek zorunda kalıyorum? Dedim, ama nafile. Ödemeden satamazsın denildi. Aracımı alan kişinin de tekrar Ağustos ve Kasım vergilerini tekrar ödemek zorunda kalacak olduğunu öğrenince bir şok daha yaşadım. Dümene, soygun çarkına bakar mısınız? Her zaman söylerim; yasalarla, vergilerle ve kanunlarla aldığınız paranın adına “kibar hırsızlık” denir.

Durun bakalım bunlar iyi günlerimiz. Ülkemde kimde para varsa üzerine çöreklenecekler. İşçinin emeklinin Kazandığı paranın sadece 3/1 cebinde kalacak. Yanlış duymadınız üçün biri. Türkiye yüzyılında doğru zamanda, doğru adamla ve doğru adımlarla elimizde avucumuzda ne varsa vererek, aç sefil yürümeye devam ediyoruz. Bu gidişle bir kulağımızın arkası kalıyor artık ne zamana nasipse.
Sağlıcakla…

Damga gazetesinden alıntıdır.

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL