Köşe Yazısı

KAPI KİLİT TUTMUYOR

Tasavvur ediniz ki; projesi-plânıyla, uygulaması- yapımıyla, mukavemeti-sağlamlığıyla, görünümü-ihtişamıyla muazzam ve mükemmel bir mâlikhane veya şato ya da yeteri kadar lüks bir mekân…Bulunduğu mahal güzel,  rahat bir yaşantı için her şey..

KAPI KİLİT TUTMUYOR

Tasavvur ediniz ki; projesi-plânıyla, uygulaması- yapımıyla, mukavemeti-sağlamlığıyla, görünümü-ihtişamıyla muazzam ve mükemmel bir mâlikhane veya şato ya da yeteri kadar lüks bir mekân…Bulunduğu mahal güzel,  rahat bir yaşantı için her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş, hiç bir şey eksik ya da yetersiz bırakılmamış… Yine tasavvur ediniz ki; söz konusu bu mekânda her insanın mutlu, huzurlu ve neşeli bir ömür geçirmesi için hiç bir engel bulunmuyor. Herkesin sığınabileceği, rahat ve huzurun zirvelerine ulaşabileceği, güvenli, harika ve muhteşem bir barınak…Ve yine tasavvur ediniz ki; böylesine önemli, muteber, muntazam ve harika olan bu mekâna içten ve dıştan öylesine bir saldırı mevcut ki, tarifi mümkün değil…Bir kısım insanlar bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek, iyi veya kötü niyetle öylesine saldırıyorlar ki, anlamak gayri kabil…Bir curcuna, bir karmaşa, kim ne yapıyor, kim ne istiyor kavramak deveye hendek atlatmaktan daha zor… Niçin böyle bir giriş yaptıkne demek istiyoruz, izaha gayret edelim. İnsanların dünya ve ahiret kurtuluşu ve huzuru için Yüce Allah tarafından inzal edilen son ilâhi din olan İslâm’a bu asır içinde, özellikle de bugünlerde öylesine saldırılar var ki, üzülmemek, saldıranlara acımamak mümkün değildir. Bizler Müslümanlar olarak dinimize gayri müslimler tarafından yapılan hasmane saldırılara -denilebilir ki- alışığız, fazla umursamayız. Ama ve lâkin bizden görünen veya bizden olduğunu beyan eden bir kısım insanların, sözde Müslümanların tavır ve davranışları, mukaddesata bir şekilde saldırıları bizleri gerçekten çok üzüyor, üzülmemek ne mümkün. Bakıyorsunuz yazılı ve görsel medyaya vuran vurana, kıran kırana…İfrat ehli, İslâm’a ilavede sınır tanımıyor; tefrit ehli ise dinden eksiltmede hudut tanımıyor. Kimileri  “Kur’an-ı Kerim’in haricindeki dini içerikli bütün kitapları yakmak gerekir” diyor,  bir kısım zevat-ı kiram Sünnet-i  Seniyye’yi gereksiz görüyor, benimsemiyor. Hatta bazı sözde ilahiyatçılar işi o kadar ileri götürdüler ki  “Bu Namazı Müslümanların başına kim belâ etti” diyecek kadar sapıttılar, zihinleri bombardıman ettiler, dini bilgisi az olan kitleleri şek ve şüpheye düşürdüler ki.  Bu hengamede bazı zayıf hadis-i şerifleri bahane ederek, Peygamber Efendimiz (sav) in bütün Hadis-i Şeriflerini devre dışı bırakan, Ehl-i Sünnet ulemasının Edille-i Şer’iyyeyi  “Kur’an-ı Kerim,  Sünnet-i Seniyye, İcma-i Ümmet ve Kıyası Fukaha ” olarak kabul eden hükmünü beğenmeyerek, kendi aklına göre hükümler koyan, var olan bazı hükümleri iptal eden kişilere şu soruyu sormak en doğal hakkımızdır. Kur’an-ı Kerim emirler ve yasaklar koyar, Peygamberler ise bunların ayrıntılarını anlatırlar,izah ederler, nelerin nasıl yapılacağını açıklarlar. Yani bir anlamda Hadis-i Şerifler Ayet-i Kerimelerin tefsiridir. Madem ki Hadislere mesafeli duruyorsunuz, o halde namaz kılmanın, oruç tutmanın, zekât vermenin, haccı eda etmenin, diğer emirler ve yasakların şeklini-şemailini, miktarını ayrıntılarını nereden ve nasıl öğreneceğiz hadi söyleyin bakalım.

Küresel emperyalistler ve onların sözcüleri durumundaki azgın ve sapkın Siyonistler iktisadî, ticarî, siyasî, hukukî ve  içtimaî alanlarda söz sahibi olmanın gereklerini yapar; kültür-san’at, basın-yayın, spor-müzik ve bunlara benzer konularda önlemlerini alır, oralara elçilerini sözcülerini yerleştirir de, ilâhiyat alanını boş bırakırlar mı ?,Emin olunuz ki, hiç tereddüt etmeyiniz ki onlar asla ve kat’a bu hataya düşmezler, tedbirlerini alırlar ve gereğini de yaparlar, fazlasıyla da yapıyorlar… Tarihin akışı içinde gayri Müslimler, İslâm’a karşı muhtelif şekillerde savaş açmışlardır, bunları biliyoruz. Dünyanın ve Ahiretin hâlıkı ve sahibi olan Allah (c.c.) inzal ettiği yüce dinin koruyucusudur, buna da iman ediyoruz. Bu itibarla hiç kimse İslâm’a zarar veremez. Ne var ki, din adına dinî tahribata yeltenen bazı kişiler alt yapısı zayıf olan bazı saf ve cahil insanların itikatlarını bozuyorlar buna üzülüyoruz. Bu bakımdan “Yanlışın en tehlikelisi bâtıl değildir, doğruya en yakın olan yanlıştır” buyuran merhum hocamız N. ERBAKAN’ı her geçen gün daha iyi anlıyoruz, O’na dua  ediyoruz, minnet ve rahmetle anıyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Bey’e hitaben “Düşman içeridense kapı kilit tutmaz oğul” diyen Şeyh Edebali’nin mekânı Cennet, makamı yüksek olsun. Üstadı Azam bu sözü söylerken adeta bugünlere ışık tutmuş, yolumuzu aydınlatmıştır, Allah onlardan razı ve hoşnut olsun.

Selam ve dua ile…

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL