Köşe Yazısı

HOLDİNG GİBİYİZ

Birkaç gün evvel gazetede gözüme çarpan bir haberi dikkatlice okudum ve ülke olarak içinde bulunduğumuz durumu üzülerek düşündüm. Sözcü Gazetesinin haberi şöyleydi: İngiltere Eğitim Bakanı Nadhim Zahawi’nin üç çocuğunun özel..

HOLDİNG GİBİYİZ

Birkaç gün evvel gazetede gözüme çarpan bir haberi dikkatlice okudum ve ülke olarak içinde bulunduğumuz durumu üzülerek düşündüm. Sözcü Gazetesinin haberi şöyleydi: İngiltere Eğitim

Bakanı Nadhim Zahawi’nin üç çocuğunun özel okulda eğitim alması tartışmalara neden oldu. Zahawi katıldığı televizyon programında: “Ülkenin parlak devlet okullarına sahip olduğunu ve seviyelerinin her geçen gün yükseldiğini” söyledi. “Ama yine de çocuklarınızı özel okula mı gönderdiniz?” sorusuna

Zahawi, “Bu bir ebeveyn kararıydı; bu kararı eşimle vermek zorundaydım. Tek başıma karar almadım.” yanıtını verdi. Bu söylem sosyal medyada büyük ses getirdi. Bakan’a “Sorumlusu olduğu okullara kendisi bile güvenmiyor” eleştirisi yöneltildi.

İngilizler, eğitim bakanının çocuğunu özel okula göndermesini eleştirirken biz, özel okul sahibini milli eğitim bakanı yaptık. Oteller zincirleri olan kişiyi turizm bakanı, hastaneler zinciri olanı sağlık bakanı yaptık. Şirketinden, fahiş fiyata devlete dezenfektan satanı da gördü bu ülke. Gerçekten holding gibiyiz!

Hepimizin bildiği gibi, şirketlerin kuruluş amaçları gereği, ticari hedefleri vardır. Para kazanmak, onların birinci öncelikleridir. Hatta onlar, bu uğurda her yolu mubah gibi gören bir bakış açısına da sahiptirler ki, bu gayet de doğaldır. Kimse, parasını kaybetmek için bir şirket veya holding kurmaz.

Ancak şirket ve holdinglerin kar etmek uğruna yönelecekleri yasal olmayan yolları da devlet tespit eder ve çıkaracağı yasalarla bunlara karşı gerekli önlemlerini alır. Çıkardığı bu yasalara uymayanlara da yasalarda öngörülen yaptırımları uygular. Ancak, devletler ticarethane gibi yönetilemezler, yönetilmemelidirler de. Devletin amacı, her yapacağı hizmetten kar etmek değil, toplumun kalkınması, refah ve mutluluğu için ülkenin milli gelirini en verimli şekilde yine toplum yararına kullanmaktır. Bunu yapmak için kazanandan, kazancı oranda vergisini toplamak ve topladığı bu vergileri tekrar onlara hizmet olarak sunmak devletin asli görevidir.

Şirket kurucuları, faaliyet gösterdikleri sektörlerin devletteki en yetkili kişisi haline gelirse öncelikli hedefinin ”kar etmek” olacağı unutulmamalıdır. Çünkü onlar, ticari mantığa sahiptirler.

Durum böyle olunca da, devlete dezenfektan da satarlar, özel okulları da özendirirler, özel hastaneleri de teşvik ederler… Oysa unutulmamalıdır ki çağdaş ve ileri demokrasilerde toplumsal açıdan özelin değil genelin menfaatleri önemlidir.

Devlet, holding anlayışıyla bazı çevreleri zenginleştirmek için değil, toplumun tamamını kucaklayan bir anlayış içinde olmalıdır. Doğru ve kıymetli olanı da budur.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL