BU DAVADA ASLA KAYBEDEN OLMAZ

Milli Görüş davası bir Cihad hareketidir, Emr-i bi’l Ma’ruf ve Nehy-i Ani’l Münker hadisesidir. Biz Müslümanların itikadına göre, zerre kadar hayır da, zerre kadar şer de, görevli melekler tarafından görüntülü ve sesli olarak kayda alınır.

Nihayet, kayda alınan bu ömür, Mahkeme-i Kübra’da önümüze konulacak ve hesap da buna göre verilecektir.

Hâl böyle olunca, Milli Görüş davası uğruna harcanan hiç bir emek, hiç bir gayret ve hiç bir çaba asla sonuçsuz kalmaz, bir karşılığı elbette vardır. Bizler seçimler için değil, gelecek nesiller için çalışıyoruz. Hayatın her evresinde, her seçim döneminde bizler barajı aşmanın değil, Sırat-ı geçmenin hesaplarını yapıyoruz daima. Budur bizim derdimiz, budur bizim davamız…

Aslında bizler, bu davayı kabul etmekle zaten kazanmış sayılıyoruz. Daha sonra bu uğurda, kim ne kadar çaba ve efor harcarsa, kim ne kadar harcarsa, o kadar artı değer kazanmıştır vesselâm..

Böyle iman etmesek, bu siyasi oluşumda neden bulunalım ki…Bizler de biliyoruz kalabalıklara karışmasını, çoğunluğun safında bulunmasını, bize engel olan yok… Bizler de biliyoruz bir yerlerde bulunup, dünyalık elde etmenin yolunu yordamını…

Ne var ki, Müslümanlar olarak bize düşen vazife, çoğunluğa teslim olmak değildir; Hakk’ı temsil etmektir, Hakk’ı tebliğ etmektir, Davet görevimizi eda etmektir. Ve asıl kazanç budur, emsalsiz kâr da budur. Evet, evet, bizler bu gerçekleri gayet iyi biliriz, buna iman ederiz…

Ama bizler bunlardan başka bazı şeyleri de biliriz ve zaman zaman da bu duygu ve düşüncelerimizi dost ve ahbaplar ile konuşur, paylaşırız…Tepki alsak da, deli muamelesi görsek de güler geçeriz…Birileri bizleri eleştiriyor olsa da, radikal buluyor olsa da, bunlar bize vız gelir.

Düşünce ve duygu aleminde bir tek kişi kalsak da, bizim için fark etmez. Aldığımız nefesi vereceğimizin veya verdiğimiz nefesin yerine yenisini alacağımızın garantisi olmadığına iman eden insanlar olarak, başka duygular taşımak bizim işimiz değildir.

Dünyada iki kişi kalsak da, birimiz aday olur, diğerimiz ona oy kullanırız. Takip ettiği yolun hak ve doğru olduğuna iman eden insanların yapması gereken de budur. Bugün birisine, o olmadı başka bir gün bir başkasına, o da olmadı bir diğerine meyletmek, bel bağlamak, yetki vermek bize göre yanlıştır.

İdareci tayin ederken, yaşına, tipine, vücuduna, kilosuna vesaire bakmak; bunları ölçü almak akıl işi değildir. Önemli olan kişilerin ideali, ahlakı, inancıdır; rotasıdır, sadakatidir, vefasıdır, samimiyetidir.

Hülasa-i Kelâm, Milli Görüş davası, ulvi bir mücadele, kutsal bir yolculuktur. Herkes duymalı ve bilmeli ki bu yol Nebilerin, velilerin yoludur. Bu yol salihlerin, sıddıkların, seyyidlerin yoludur. Bu yol âlimlerin, abidlerin yoludur. Bu yol dünyasını ve Ahiretini ma’mur etmek isteyen akîl insanların yoludur.

Bu sebeplerledir ki, Bu uğurda bu yolda asla kaybetmek yoktur, her yerde her şartta, her an kazanmak vardır. Belki azdır belki çok, ama asla kaybetmek yoktur, zarar söz konusu değildir…

Selam ve dua ile….