Peygamberimize 610 yılından, vefat ettiği 632 yılına kadar gelen vahiyler, kitabımız Kuran’ı Kerim’i oluşturdu. Yaklaşık 1415 yıl sonra, günümüzde biz halen Kur’an’ı anlayamadık. Belki de anlamamızı istemiyorlar. Türkler müslüman olmadan..
Peygamberimize 610 yılından, vefat ettiği 632 yılına kadar gelen vahiyler, kitabımız Kuran’ı Kerim’i oluşturdu. Yaklaşık 1415 yıl sonra, günümüzde biz halen Kur’an’ı anlayamadık. Belki de anlamamızı istemiyorlar. Türkler müslüman olmadan önce, özü sözü bir, ilme ve bilime önem veren, cesur, mert, doğru ve haksızlığa tahammül edemeyen adaletli insanlardı.
İslam dininin temeli de adaletti.
Adalet, düzgün hareket etmek, hak yememek, doğru yoldan sapmamak gibi insanı ve sosyal değerleri barındırır. Kuran’ı Kerim’in adaleti ile Türk’ün adaleti birleşmiş olsaydı, belki de bugün, bütün milletler müslüman olmuş, dünya cennet gibi bir yer olacaktı.
Peki, niye anlayamıyoruz Kur’an’ı.
Niye anlamamızı istemiyorlar.
Çünkü Yüce Allah sâd suresinde Kuran’ının indiriliş nedenini şu şekilde açıklamaktadır;
” Ey Muhammed ” Kur’an; ayetlerini inceden inceye okuyup düşünsünler, aklını kullananlar da öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz feyiz kaynağı mübarek bir kitaptır.
Yani Yüce Allah , bizden şunları istiyor.
Kur’an’ın Okunmasını
Üzerinde düşünülmesini
Anlaşılmasını
ihlasla açıklanmasını ( Kuran’ı anlayıp özüne göre açıklanması)
İbret alınıp hayatımızı ona göre yaşamamızı.
Kendim 5-15 yaş arası çocuklarla futbol çalışması içinde bulunduğum için, her gün onlarla beraberim.
Çocuk sevinç içinde yanıma geldi. Hocam bugün hatim ettim dedi.
Seviniyor insan, aferin yavrum sana diyerek öptüm. Memleketin geleceği sizin gibi sosyal ve dini bilgilere sahip gençlere bağlı dedim.
Her ay sonu, veliler ve öğrencilerimiz ile toplantı yapıyorum. Bu seferki toplantıda sana da görev veriyorum, güzel bir ayet oku ve anlamını anlat dedim. Çocuk durakladı, ama öğretmenim ben anlamını bilmiyorum dedi.
İnanın içim cız etti. Belli etmedim çocuğa, olsun yavrum , fakat en kısa zamanda Türkçeye çevirmeyi de öğren dedim.
Yeni nesile bile Kuran’ın ne anlattığını öğretmek için bir adım atmıyoruz.
Allah’ın emirlerini anlamadan, anlatamadan , sadece şekil olarak nereye kadar gideceğiz !
Yine rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz Hud suresini okurken gözleri dolmuş. Bu Hud suresi beni ihtiyarlattı demiş.
Oradakiler, seni Hud suresi nasıl ihtiyarlattı diye sorunca; nasıl ihtiyarlatmasın bize dosdoğru olmamızı emrediyor. Aklıma geldikçe uykularım kaçıyor demiş.
En büyük İslam düşmanlarından Ebû Leheb ve Ebû Cehil bile, Peygamberimiz için şunu yanlış yaptı, şunun hakkını yedi diye bir örnek bulup verememiştir.
İslam’ın hızla yayılması, kabilelerin toplu halde müslüman olması hep Peygamberimizin ahlakı ve adaleti örnek alındığı için olmuştur.
Peygamberimiz bir doğruluk örneği idi. Onun en büyük hayali doğru insanlardan oluşan bit topluluk kurmaktı.
Doğruluğa o kadar önem verirdi ki, doğruluk Allah’a iman yolunda en büyük köprüdür derdi.
Bir defasında Resûlallah, ashabına, bana şu altı şey için söz verin, size cennete gireceğinize dahil garanti vereyim demiş.
Nedir cenneti garantileyen bu altı şey diye sormuşlar ;
Konuştuğunuz zaman doğru konuşun.
Vaad ettiğiniz ne varsa yerine getiriniz.
Emanette emin olun.
Irzınızı, namusunuzu koruyun.
Gözlerinizi harama bakmaktan sakının
Ellerinizi haramdan uzak tutun.
Namaz, oruç, hac, cennetin kapısı değildir. Namaz, oruç, hac, insanların Allah’ı hatırlaması, unutmaması için Allah ile kulu arasında farz kılınmış ibadetlerdir.
İşin özü doğru olmaktır.
Doğru olmak toplumsal bir ibadettir.
Peygamberimiz yine kendisine, ey Resûlallah bana nasihat et diyen birine; Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol demiş.
Fakat günümüzde doğru insan kalmadı neredeyse.
Kimse kimseye güvenmiyor. Kimse kimsenin derdini dinlemiyor.
Günümüzde bize örnek olacak büyüklerimizin, yöneticilerimizin bir dediği birini tutmuyor.
Hani bir şarkı var ya;
Anlamadan, dinlemeden,
Son sözümü söylemeden
Nereye böyle diyerek bitirelim konuyu.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)