Mersin’de düzenlenen mitingde CHP Genel Başkanı ÖZGÜR ÖZEL, saatler 15.00’i gösterdiğinde cebinden çıkardığı kırmızı kartla hükümete sert bir mesaj verdi: “Emeklileri, asgari ücretlileri, tüm ezilenleri bu iktidara kırmızı kart göstermeye davet ediyorum.
” Bu sözler, Türkiye’nin ekonomik çıkmazını ve halkın çığ gibi büyüyen öfkesini meydanlara taşıdı. Türkiye’de milyonlarca emekli, maaşıyla bırakın faturalarını ödemeyi, temel gıda ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi. Ete hasret kalan sofralarda ekmek ve çay bile lüks tüketim maddelerine dönüştü. Asgari ücretliler için ayın sonunu getirmek artık bir hayalden ibaret. Çarşı-pazarda etiketler her gün değişirken, enflasyonun kırbaçladığı halk, geçim mücadelesiyle tükeniyor. ÖZEL’in kırmızı kart protestosu bu gerçekleri meydanlarda haykırırken, Cumhurbaşkanı RECEP TAYYİP ERDOĞAN’dan gelen yanıt, sorunun büyüklüğünü değil, eleştirenlerin yöntemini alaya almayı tercih etti. ERDOĞAN, “Kırmızı kart mı? Bu dahiyane fikir için ÖZEL’i tebrik ediyorum. Ama fazla kaptırmasınlar, daha bunun puzzle’ı var, pişpiriği var…” diyerek halkın sorunlarına sırt çevirdi.
KIRMIZI KART: AÇLIĞIN VE ADALETSİZLİĞİN SEMBOLÜ
Türkiye’de yoksulluk adeta bir kartopu gibi büyüyor. Halk, her gün biraz daha açlığa, işsizliğe ve borca mahkûm ediliyor. Sokak röportajlarında aç olduğunu söyleyen vatandaşlara “abartıyorsunuz” diyen bir yönetim anlayışıyla, gerçekler halının altına süpürülüyor. CHP liderinin kırmızı kartı, yalnızca hükümeti değil, insanca yaşam mücadelesi veren 85 milyonun vicdanını temsil ediyor. Bu kart, aç çocukların, ilaç bulamayan yaşlıların, eve ekmek götüremeyen babaların sessiz çığlığı. CHP’nin bu protestosu, iktidarın ekonomiyi yönetemediği ve halkı derin bir sefalet kuyusuna sürüklediği gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak bu kırmızı kart, yalnızca bir başlangıç. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal krizler çözülmezse, halkın öfkesi saha dışına taşacak gibi görünüyor.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)