Köşe Yazısı

DÖVİZLİYE KORUMA

Enflasyonun alıp başını gittiği, döviz kurlarının en yüksek seviyelerine ulaştığı bu günlerde, ekonomimizi yönetenlerin aldıkları bir kararla “kur korumalı mevduat hesabı” diye, geçmişte de ülkemizde denenen ve bütçeye getirdiği ağır..

DÖVİZLİYE KORUMA

Enflasyonun alıp başını gittiği, döviz kurlarının en yüksek seviyelerine ulaştığı bu günlerde, ekonomimizi yönetenlerin aldıkları bir kararla “kur korumalı mevduat hesabı” diye, geçmişte de ülkemizde denenen ve bütçeye getirdiği ağır yük göz önüne alınarak vaz geçilen bir uygulamaya tekrar geçildi. Bu yöntemle dövizdeki yükselişin durdurulacağı özellikle vurgulandı. Vatandaşa çağrılar yapılarak dövizlerini bankalara getirip Türk Lirası’na çevirmeleri ve vadeli, kur korumalı mevduat hesabı açtırmaları istendi. Faiz oranı olarak da Merkez Bankası’nın politika faizi belirlendi. Mevduat sahiplerinin kurdan kaynaklı bir kayıplarının olması durumunda da bunun hazineden karşılanacağın garantisi verildi. Ellerinde döviz olanlar, yani zenginler, ekonomi kurmaylarının bu isteklerine cevap verince dövizin ateşi biraz olsun söndü ve birileri de bunu ekonomik bir başarı öyküsüymüş gibi davullu zurnalı halaylar çekerek kutladı.

Kutlamalar bitip de ekonominin çarkları kendi mecrasında dönmeye devam edince bir süre sonra dövizdeki artışın nedeninin dış güçler, savaş ve pandemi değil ülkedeki üretimin yetersizliğinden kaynaklı olduğu daha net görünmeye başlandı. Davul ve zurnalar tekrar kılıflarına girdi, halaycıların neşeli yüzleri yerini asık suratlara bıraktı.

Bir türlü kontrol altına alınamayan döviz kurları karşısında olan yine işçi, memur ve emekliye oldu. Zenginlerin paraları zaten garantide. Faizini bankadan, kur artışından kaynaklanan kayıplarını da devletin hazinesinden, yani işçi, memur ve emeklinin ödediği vergilerden aldılar, almaya da devam edecekler. Oh ne ala memleket! Ye babam ye…

Ülkenin yokluk içinde yarattığı öz kaynaklarını tüketip, kalanları da üretim yerine betona kullanılınca sonucun bu olacağı ekonomi literatürünün defalarca kanıtlanmış bir gerçeği olarak karşımızda durmasına rağmen ekonomimize yön verenler buna inanmadılar ve kendi gerekçelerini yaratarak enflasyonun nedenini hep faizde aradılar. Ayrıca Merkez Bankası’nın faiziyle borçlanabilen var mı hiç?

Zenginin parası değer kaybetmesin diye icat edilen kur korumalı mevduat hesabı, toplumu yoksullaştırmanın yanı sıra üretim gücümüzün de gittikçe azalmasına neden oldu. Sistem, fakiri daha fakirleştirirken zengini daha da zengin etmeye devam etti. Ancak, kapitalizmin sermayeden yana tavrı artık yoksul kesimlerce görünmeye başladı.

Ülkemizin içinde bulunduğu bu zorlu süreçte zenginlerin servetlerini bütçenin de desteğiyle garanti altına alan ekonomi yönetiminin biraz da yoksulları koruyup kollaması gerekmez mi?

Bu süreçte hazineden mevduat sahiplerine aktarılan paranın miktarının kaç tane yap-işlet-devret projesini karşıladığını bilen var mı? yazık değil mi bu milletin parasına? Ülkeyi düzlüğe çıkaracak olan bankalardaki garanti getirisi olan “döviz” değil tarlasında üreten çiftçidir. Üreticinin gelir garantisi olmazsa üretemez. Tarlada kalacak, para etmeyecek mala kimse alın teri dökmez. Biz de, kur korumalı mevduatı yiyerek karnımızı doyuramayız. Şunu unutmayalım ki paramızla da yiyecek alamayacağımız günler gelebilir.

Sonuç olarak, korunup kollanması gereken mevduat sahipleri, yani zenginler değil, yağmur çamur demeden toprağı ekip biçen üreticilerdir…

YORUMLAR (1)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL